Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri programında konuştu.
SÜPER KUPA AÇIKLAMASI
Erdoğan, dün gece Riyad’da ertelenen Fenerbahçe-Galatasaray Süper Kupa finali için şu açıklamaları yaptı:
Dün gece yaşanan hadiselerden duyduğumuz üzüntüyü burada altınız çizerek söylüyorum.
Biz futbol başta olmak üzere Türk sporunun tartışmalarla değil başarılarla gündeme gelmesini arzu ediyoruz.
Hangi sebeple olursa olsun sporun günlük siyasi rekabetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır, hatalıdır, sporumuza hiçbir faydası yoktur.
Hangi adım atılması gerekiyorsa onu yapmaktan çekinmedik, çekinmeyiz.
CHP’YE ATATÜRK TEPKİSİ
Dün geceden itibaren muhalefet partilerinin yaptığı açıklamaları istismar siyasetinin yeni örnekleri olarak görüyoruz.
Daha düne kadar, affınıza sığınarak söylüyorum, ‘Siz Atatürk’ün askeri değil itlerisiniz.’ diyenlerle el ele, kol kola yürüyenlerin bugün söylediklerinin bizim nazarımızda hiçbir Kıymet-i Harbiyesi yoktur.
Bunları ülkenin ve milletin menfaatine, demokrasimizin hayrına olan hiçbir meselede ortalıkta görmezsiniz. Türkiye’nin ve Türk milletinin onurunu, haysiyetini, şerefini bizim nasıl savunduğumuzu CHP bilmese de tüm dünya çok iyi biliyor.
“DEĞERLERİMİZİN VEFATLARI ÇOK BÜYÜK BOŞLUKLAR BIRAKIYOR”
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
Her birinize üstadın hatırasına sahip çıktığınız için teşekkür ediyorum. Kaleme aldığı eserlerle zor zamanlarda verdiği mücadeleyle merhum üstadımız deha derecesinde inşa kudretine sahip mümtaz bir şahsiyetti. Şiirden nesire, tiyatrodan hikayeye edebiyatın her alanında eser veren bir münevverdi. Üstadımızın emaneti değerli dostumuz Mehmet Kısakürek’i de burada rahmetle anıyorum. Son olarak Haziran ayında 40 yıl 40 eser ekinliğinde bir araya gelmiştik. Mevla mekanını cennet eylesin.
Ekol haline gelmiş değerlerimizin vefatları geride doldurulması çok büyük boşluklar bırakıyor. Yeni yetişen gençlerimizin üstatlarından aldığı emanet hakkıyla taşıyıp kendinden sonrakilere en güzel şekilde teslim edeceğine inanıyorum. İşte bu noktada Necip Fazıl Ödülleri büyük bir önem arz etmektedir. Necip Fazıl Ödülleri ilk gündeme geldiğinde Star gazetesinden mutlaka devam ettirilmesini istemiştim. Türk Medya grubumuz ödüllerin kurumsallaştırılması noktasında başarılı bir sınav verdi. Star gazetesiyle birlikte Kültür ve Turizm Bakanlığımıza ayrıca jüri iyilerine teşekkür ediyorum. 10 ayrı kategoride ödülleri tevcih edeceğiz.
“ÜSTAD NECİP FAZIL TÜRKİYE’NİN EN SANCILI DÖNEMİNDE YAŞADI”
Üstad Necip Fazıl siyasi, sosyal ve kültürel bakımdan Türkiye’nin en sancılı döneminde yaşadı. İki cihan harbi dahil ekonomik ve siyasi dar boğazlar gördü. Tüm dönüm noktalarına bizzat şahitlik etti. Ezanın değiştirilmesine tanık oldu. Ayasofya’nın kapısına vurulan zincirler en çok da üstada ağır geliyordu. Yol onun varlık onun gerisi hep angarya yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya derken milleti ayağa kalkmaya davet ediyordu. Çağrının topyekun muhatabı milletimizdi. Üstadın Anadolu ruh kökü dediği şey kadim hasretlerin bütünüydü. O dava adamıydı. Şiirleriyle, tiyatrolarıyla bir hakikat yolcusuydu. Türkçeyi en mahir şekilde kullanan ediplerimizden biriydi. Devrinin tatsız, tuzsuz lisan dayatmalarına asla itibar etmemiştir. Dilden daha büyük dilden daha gerçek dilden daha müdaafalı vatan yoktur diyerek Türkçeyi savunmuştur. Mutlak hakikati aramıştır. Necip Fazıl’a göre mutlak hakikat Allah’tır. Şiir Allah’ı güzellik yolunda arama işiydi.
“AYASOFYA’YI AÇMA ŞEREFİNE ERİŞTİK”
Tüm yasaklara rağmen 35 yıl boyunca neşrettiği Büyük Doğu Dergisi ile gençlere ilham aşılamanın gayretindeydi. O mücadelesini milletin içinde bilhassa gençlerle birlikte yürüttü. Binlerce kişinin katıldığı konferanslar düzenledi. Defalarca hapse girdi ama asla inandığı yoldan geri adım atmadı. Birisinde Hakim Bey ‘Artık sizden bıktık’ dedi. Verdiği cevap manidardır ‘Siz hancı ben bu yolda yolcu olduğum sürece ben buraya daha çok uğrarım’. Üstat bu. Geleceğin fikir yükünü sırtlayacağına inandığı gençlikten ümidini hiç kesmedi. Rabbim de bize bu mücadeleye omuz vermeye bahşetti. Necip Fazıl Kısakürek’in 40. yıl mücadele jübilesinin takdimini yapmak bu fakire nasip oldu. En büyük hayali olan Ayasofya’yı açma şerefine de eriştik. Ayasofya aslına rücu etti. Birlikte bu başarı. Üstadın hayalini kurduğu şekilde bu yüce mabedi açmayı başardık. Rabbim’e bir kez daha bu onuru bize bahşettiği için sonsuz hamd ediyorum.
“31 MART ÇOK ÖNEMLİ”
Ayasofya’yı yeniden açan Cumhurbaşkanı olarak anılmak bizim gönül dünyamızda şereflerin en büyüğü. Ayasofya’nın yanındaki muktesabat rahmetli Kadir bey zamanında yenilendi. Şu andaki zat oradaki birçok eseri ne yazık ki çalarak, kaldırarak adeta boşaltılmış bir harabeye döndürdü. Biz orayı yeniden restore ediyoruz. Bunlara hiçbir şey bırakılmaz. İnanın öyle. Bunlar ülkeyi bile çırılçıplak hale getirirler. Geldiğimiz zaman çöp çukur çamurdu İstanbul. Öyle almıştık. Onlara nasıl İstanbul teslim ettik ortada. Onun için 31 Mart çok önemli. Yeniden İstanbul’umuzu Türkiye’mizi aslına rücu ettirmek için çok önemli.
“AYASOFYA’YI BİZ AÇTIK KORUYACAK OLAN GENÇLERİMİZDİR”
Ayasofya’yı biz açtık onu koruyacak olan gençlerimizdir. Gençlerimizin emanete sahip çıkacağına yürekten inanıyorum. Ayasofya Kebir Camii Şerifi Türkiye Yüzyılı’nın sembolü olarak mümin yürekleri selamlamaya devam edecektir. Üstadın geride bıraktığı ilim, kültür, sanat birikiminin genç sanatçılarımız tarafından sahiplenildiğini görüyoruz. Ödül takdim edeceğimiz kişilerin arasında gençleri görmekten mutlu oluyoruz. Bu yılki Necip Fazıl Ödülü’ne Vakitsiz Ölüler isimli Kitabıyla Sema Bayar, İnsansın ve Akşam adını taşıyan ilk şiir kitabıyla Rıdvan Tulum layık görüldü. Kendilerini tebrik ediyorum. Necip Fazıl Hikaye-Roman Ödülü’nü ise Selahattin Yusuf’a takdim ediyoruz. Romanlarında ele aldığı meseleleri sağlam bir zemine oturtan Selahattin Yusuf kardeşimizi tebrik ediyorum. Necip Fazıl Ödülü’müzü Ali Günvar’a tevcih ediyoruz. Ali Günvar’ı tebrik ediyorum. Necip Fazıl Fikir Araştırma Ödülü’nü Ayhan Çitil’e takdim ediyoruz. Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü’müzün bu yıl ki sahibi değerli yazar ve yönetmen Nasır Hemir’dir. Çocuk Edebiyatı Ödülümüzün sahibi Figen Yaman Coşar kardeşimizdir. Görsel Sanatlar Ödülümüzü Selahattin Sancaklı’ya takdim ediyoruz. Mimarlık Ödülümüzü ise 6 isme birden veriyoruz. Müzik Ödülü’ne genç piyanistimiz Büşra Kayıkçı layık görüldü.
Kültür sanat hayatımızın büyümesine ket vuran al gülüm ver gülüm ideolojisidir. Çok katmanlı bu ilişkilere rastlıyoruz. Hükümet olarak son 21 yılda siyasetteki vesayet sistemini bitirdik. Kültür sanat alanındaki vesayeti bitirmekte hala muvaffak olamadık. Türkiye’ye dair pek çok tartışmada bu zihniyetin karanlık yüzüne tanık oluyoruz. Kendi dünya görüşünden olduğu için katillere teröristlere tacizcileri ülke ve millete düşmanlarına leke kondurmuyorlar. Müzik kutusu misali parasını verenin plağını çalan bu çevrelerin temel özelliği her seferinde ülkenin karşısında konumlanmasıdır. Hak ve özgürlükler konusunda ahkam keserler ama başörtüsü yasağına bir şey söylemezler. İnsan haklarında mangalda kül bırakmazlar Gazze’de devam eden İsrail vahşeti karşısında tek kelime etmezler. Hatta Hamas’ı bahane edip Netanyahu’yu meşrulaştırmaya çalışırlar. Bunları ülkenin hayrına olan hiçbir meselede ortada göremezsiniz ama vesayetçiler adına gazete köşelerinden darbeciler adına televizyon ekranlarından sağ sola ayar verirken mutlaka görürsünüz. Bu mücadelemizden zaferle çıkacağız.